11.10.2017
Eğitim sisteminde, özellikle orta öğretimden üst eğitim grubu olan liseye geçiş ve liseden üniversiteye geçişte son yıllarda köklü değişiklikler yapıldı. Aslında bu durum her ülkede görülebilir, ancak biz eğitimcileri asıl endişelendiren bu değişikliklerin sıklığı ve ne kadar tartışıldığıdır. Buradaki temel esas, eğitim gibi ciddi bir konuda acele kararlar vermeden önce, alınan tüm kararların bilimsel dayanaklarının olması gerekliliğidir.
LGS, OKS, SBS Derken TEOG Sınavı da Kalktı.
Bugün beğenmediğimiz sistem olan TEOG’un kaldırılış sebebi, öğrencilerin üzerine binen sınav baskısı olarak gösteriliyor. Oysa bu ülkenin son 25 yılını incelediğimizde her seviye öğrencisi üzerinde sınav baskısı daima olmuştur. Bunların içinde öyle bir sınav grubu var ki, diğerlerinden ciddi oranda ayrılır. Bu da SBS sistemidir, öğrencilerimiz üzerinde olmasın dediğimiz sınav baskısını 6, 7 ve 8. sınıf öğrencileri tüm yoğunluğuyla üzerlerinde hissetmiştir. Son dönemde uygulanan TEOG sınavlarının diğerlerinden ayrılan yanı ise, daha insani değerlere sahip olmasıdır. Diğer sınavlar, 120 dakika boyunca öğrenci salondan çıkmadan tamamlanmıştır. Oysa TEOG sınavında her ders tek başına sınav yapılmış ve her sınavın arasında 30 dakika mola verilmiştir. Bu farklılıklar sınav sürelerinde de görülebilir, LGS, SBS, OKS ya da Özel Okullar Sınavı gibi sınavlarda 100 soru 120 dakika üzerinden soru başına süre 72 saniye iken, TEOG sınavında 20 soru 40 dakika olarak uygulanmış ve soru başına düşen süre 120 saniyeye çıkmıştır. Başka bir deyişle, TEOG’dan bir yıl öncesi SBS ile sınava giren bir öğrenci aynı karaköklü sayı sorusuna 72 saniye ayırırken, bir yıl sonra TEOG’a giren bir öğrenci 120 saniye ayırma şansına ulaşmıştır. Bu bile başlı başına adaletsiz bir durumdur. 2006 OKS sınavında sadece iki Türkiye Birincisi varken, 2017 TEOG-2 sınavında 17.000 öğrenci 120 sorunun tamamına doğru yanıt verdi. Yani 2017 TEOG-2 sınavında 17.000 birinci çıktı. Bu iki sınavın ağırlık olarak birbirine eşit olması mümkün değildir. Bu durumda gözlemlediğimiz her sınav sistemi değişikliği, yenilikler ve düzeltmeler yanında özünde bir adaletsizlik de getiriyor.
TEOG sınavları doğası gereği iki aşamalı bir sınavdı, birinci aşama olan TEOG-1 Kasım ayında görece daha az konu başlığı ile yapılıyordu. Doğal olarak öğrenciler yaz ortasından beri TEOG-1 sınavına kanalize oldular ve hazırlık yapmaya başladılar. Oysa 3 gün içinde alınan karar ile birdenbire sınav kaldırıldı. Okulların açıldığı hafta, TEOG’un kalkacağının söylenmesi ve sınav sistemiyle ilgili yaşanan belirsizlik bu sene 8. sınıfta okuyan öğrencileri olumsuz yönde etkileyecektir. Bu durumun yarattığı psikolojik travmanın etkilerini önümüzdeki aylarda daha net bir şekilde görmeye başlayacağız.
Peki, Yeni Sınav Sistemi Nasıl Olacak?
MEB yetkilileri tarafından açıklanmış net bir yol haritası ne yazık ki henüz elimize ulaşmadı. Ancak, yeni sınav sistemine ilişkin detaylar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor. Maddeleri tek tek incelersek;
8’inci sınıfta tek sınav yapılacak.
TEOG’u kaldırmanın sorunu çözemeyeceğini gören yetkililerimiz mutlaka bir merkezi sınav yapmanın zorunluluğu ile eğitim yılında belli derslerin bir sınavını merkezi olarak yapma kararı aldılar. Teknik olarak uygulaması zor olsa da alt yapısı hazırlanırsa başarılı olacaktır. Zira okulların ortalamaları ile bu merkezi sınavların sonucu kontrol edilerek şişirilmiş notların önüne geçilecektir. Burada unutulmaması gereken, yapılan merkezi sınavı kim okuyacak, kim puanlayacak? Bu soru şimdilik açıkta duruyor, eğer MEB kanalıyla okunacaksa çok uzun sürecek, okulların öğretmenleri kendileri okurlarsa sınav amacına ulaşmayacaktır.
Test değil, klasik soru olacak. / Açık uçlu sorular sorulacak.
Şimdiye kadar yapılan tüm sınavlar çoktan seçmeli olarak test soruları ile yapıldı. MEB kanalıyla iki yıl önce başlatılan ABİDE (Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi) Projesi en başından beri açık uçlu sorular ile ilerliyordu. MEB seçtiği pilot okullarda ABİDE ile sınavlar yapıp bu sınavları değerlendirme simülasyonu ile sistemi denedi. Bu anlamda yeni getirdiği bu sınavı ABİDE kriterleri ile uygulayacaktır.
Detaylı bilgiye http://abide.meb.gov.tr/ linki aracılığı ile ulaşabilirsiniz.
4 yılın başarı puanı birleştirilecek.
Öğrencilerin tüm ortaokul seviyesi boyunca elde ettiği ders başarılarının yanında diğer faaliyetlerini de değerlendirecek bir yapı oluşturuluyor. Spor, sanat, toplum hizmeti, yurt dışı yarışmalar, milli takım vs öğrencinin mensubu olduğu tüm etkinlikler portfolyosuna eklenecek ve 4 yılın sonunda tüm sınıflarda elde ettiği skorlar birleştirilerek yeni bir yerleştirme puanı elde edilecek.
Mezuniyet puanına göre liseye yerleştirilecek.
Öğrencinin porftolyosunda getirdiği aktiviteler ve ders ortalamaları ile 8. sınıfta yapılan merkezi sınavlar birleştirilerek bir mezuniyet puanı elde edilecek. Devlet okullarına bu puan dikkate alınarak yerleştirilecek.
Bu durumda devlet okullarına (isim yapmış okullar hariç) nasıl öğrenci yerleştirileceği yavaş yavaş netleşiyor. Henüz emin olamadığımız özellikle en üst seviyede öğrenci alan Galatasaray Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi, Kadıköy Anadolu Lisesi gibi okullar mezuniyet puanına göre ayrı bir sınava yönlendirilecek. (Mezuniyet puanı belli bir seviyenin üzerinde olan öğrenciler bu sınava girebilecek, örneğin 100 üzerinden 98 ve üstü ortalama gibi) Bu sınavın sonuçları, üst segment okullar tarafından kabul edilecek.
Özel Okulların Durumu
Özel okulları iki gruba ayırmak gerekiyor; Sınavla öğrenci kabul eden Cumhuriyet tarihinden eski özel yabancı okullar ve diğer özel okullar olarak. Yabancı özel okulların Cumhuriyet tarihinden eski olmasını söylememin sebebi bu okulların neredeyse her eğitim sistemine ve karşılaştıkları her zorluğa yıllar içinde uyum sağlayıp ayakta kalabildiklerini görmemizdendir. Bu anlamda hem yabancı özel okullar hem de diğer özel okullar sistemin içinde mutlaka bir yer bulacaktır. Burada en temel düşünce kaliteyi daha yukarı taşıyacak özel okulların varlığı ve sürekliliğidir.
Geriye kalan soru ise özellikle yabancı özel okullar (Robert Kolej, Üsküdar Amerikan Lisesi gibi) nasıl öğrenci alacaklar sorusudur. Bu okullar ise kendi ortak sınavları yapacaklardır. Büyük ihtimalle bu özel okullar sınavı diğer özel okullar tarafından da yerleştirmeye esas puan olarak kabul edilecektir.
Yeni Düzenleme ile Sınav Sistemi Ne Kadar Bilimsel, Eşitlikçi ve Adil Olur?
Bu soruya yanıt verebilmek için henüz çok erken. MEB tarafından açıklanacak sistemin yönergesi doğrultusunda bu durumun bilimsel, eşitlikçi ya da adil olup olmadığını tartışabiliriz. Eşitliğin her zaman adil bir durum getirmediğini biliyoruz.
Umuyorum ve diliyorum ki yeni eğitim sistemimiz bilimsel temellere dayalı, gelecek vizyonuna sahip, ülkemize gerekli insan kaynağını her seviyede yetiştirebilecek düzeyde yetkin olur.
Genel Değerlendirme
Eğitim sistemi, üzerinde en az oynanması gereken yapıdır. Oysa ülkemizde ortalama 4 yılda bir sınav sistemi kökten değişikliğe uğruyor. Bu durum hem öğrencilerimize, hem öğretmenlerimize zarar veriyor. Bugün eğitimde gerçek anlamda çağ atlamış Finlandiya Eğitim Sistemini incelediğimizde neredeyse 30 yıldır aynı sistemi tutarlı bir şekilde uyguladıklarını görmekteyiz. Umarım bizim de 30 yıl değiştirmeden uygulayacağımız bir sistemimiz olur. Tabii burada unutulmaması gereken 30 yıl değişmeyecek sistemi üretebilmek için geri planda çok ciddi bir hazırlık aşamasının olduğudur. Tüm yönleri ile düşünülmemiş sistemler kısa sürede eğitimin tozlu raflarında yerini almak zorundadır. Biz eğitimcilere düşen görev her durumda bildiğimiz ve inandığımız doğruları söylemektir. Bugünlerde yaşadığımız bunca olumsuzluğa rağmen geleceğe umutla bakıyoruz. Biz geleceği yetiştiriyoruz…
Melih Ertunç
Ortaokul Müdür Yardımcısı
ide Öğretmenlerinin Değişen Sınav Sistemine Dair Görüşleri
ide okulları Türkçe Öğretmeni Dilek Tamer;
Ülkemizde özellikle son on yılda yapılan sınav odaklı eğitim reformları gibi, TOEG uygulaması da mevcut durum analizi yapılmadan, özetle alt yapısı ve temeli oluşturulmadan yapılan plansız bir uygulamaydı. Ülkenin eğitim felsefesinin ve bu felsefenin zeminini oluşturduğu eğitim programının merkezinde öğrenci yani birey olmalı. Adı değişse de mantığı aynı olan, ezber bilgiyi ölçmeye odaklı bu ölçme sistemlerinin hiçbiri öğrenci merkezli değildi. Nitekim; bu sınavlar sadece sonuç odaklı ölçüm yapabiliyordu, öğrenme sürecini ölçmede yetersizdi.
Her okulun kendi sınavını yapması için eğitim sistemimiz, okullarımız gerekli alt yapıya sahip değil. Bu nedenle merkezi ortak bir sınav sistemine ihtiyaç olacaktır. Ancak, yeni sınav sistemine dair yaşanan belirsizlik öğrencilerin motivasyonlarını düşürürken bir yanda da ailelerin eğitim sistemine güvenini azaltarak endişe yaratıyor. Söz konusu alternatiflerin hepsinin yaratabileceği ciddi güvensizlik durumları ve problemler var. Bunlar, tam anlamıyla fırsat eşitliğini destekleyecek, çocuğun kendini gerçekleştireceği bilimsel bir eğitim ortamı oluşturacak, adil bir seçim sağlayacak seçenekler değil.
Son 15 yıllık eğitim programlarının salt ezber bilgiyi kısıtlı bir sürede ölçen, yarıştıran, rekabeti artıran, stres ve kaygıyı üst düzeyde tutan, temelsiz, alt yapısız ve istikrarsız uygulamalar olduğunu eğitim ortamını kaosa sürüklediğini; eğitim gibi hayati önem taşıyan bir alana gereken özenin gösterilmediğini görmekteyiz. Eleştirel becerileri destekleyen, sorgulayan, tek bir doğruyu değil farklı bakış açılarını destekleyen bir eğitim programını destekliyoruz. Bilgiyi araştıran, sorgulayan, üreten, yaratan bireyler yetiştirmek çağın ihtiyacını karşılayacaktır. Akıl ve bilimi rehber edinmek en doğru yaklaşım olacaktır.
ide okulları Sosyal Bilgiler Öğretmeni Tesfire Güneş;
TEOG öğrencileri ölçme açısında çok sağlıklı bir sınav sistemi değildi. Geçen sene ve ondan önceki sene çok fazla sayıda birincinin çıkması, birçok okula öğrenci yerleştirirken yaşanan sıkıntılar TEOG’un öğrenci yerleştirmede çok belirleyici kriterlere sahip olmadığını gösteriyor.
TEOG sisteminin getirilme mantığı, öğrencilerin birer tane sınavını Milli Eğitim kendisi yapacak, dolayısıyla okuldan okula değişen puanlama sistemini bir anlamda denetlemiş olacaktı. Fakat sorulan soruların eleyici olmaması ve seneden seneye standart sapmanın kaldırılması, soruların ve sınavların arasında kat sayıların kaldırılmış olması, TEOG’u okulda yapılan sınavlardan birini MEB’in yapmış olduğu bir sistem haline soktu. Yani, belirleyici bir kriter olmaktan çıktı. Bu yüzden ilk sene özel okullar kendi öğrenci alma kriterlerini belirlediler. Yeni sınav sistemiyle ilgili detayları hepimiz bekliyoruz, bu doğrultuda da kendi önlemlerimizi alacağız.
Devletlerin politikalarına göre bu tür sınavlar yapılıyor, yapılmalı da. Örneğin, fen liselerinin varlığı bilim insanı yetiştirmek açısından önemli. Anadolu liselerinin de bundan bir süre öncesine kadar belirli bir çizgisi vardı. Buralara da öğrenci gitmesi gerekiyor. Meslek liselerinin kalitesinin arttırılmalı. Çünkü, günümüzde meslek liseleri hiçbir yeri kazanmaya yeterli puanı olmayan öğrencilerin yerleştiği liseler haline geldi. Bu alanların düzeltilmesine yönelik bir sistem olması gerekiyor. Özel okullar TEOG’tan sonra kendi bünyelerine öğrenci alırken çok zorlandılar. Muhtemelen, özel okullar bir süre sonra kendi sınavlarını yapacakları bir sistem üzerinde duracaktır.
Eğitim ve adalet bir ülkenin kolonu gibidir. Ülkeyi ayakta tutan, iyi nesiller yetişmesini sağlayan iki sistem. Eğitim sistemi, Mustafa Kemal Atatürk’ün milli mücadele dönemi henüz tamamlanmamışken üzerinde önemle durduğu bir konuydu. Ve yeni Türkiye devleti kurulduktan sonra da en temel işlerinden biri, eğitim işleri olmuştur. İyi nesiller yetiştirmek, geleceğe güvenle bakabilmek için iyi bir eğitim politikasının ve hükümetten hükümete, devirden devire değişmeyecek politikalar üretilmesi gerekiyor.
ide okulları Fen Bilimleri Öğretmeni Banu Saruhan;
TEOG sistemi, aslında öğrencilerin başarısını ölçme açısından yeterli değildi. Çünkü, öğrenmenin sürecini değil, sonucunu ölçebiliyordu. Bu nedenle de, ölçme değerlendirme açısından sağlıklı bir metot değildi.
Şu anda, üzerinde durulan sistemle ilgili anlaşılıyor ki öğrencilerimizin hangi metot ile liselere yerleştirileceği henüz belirsiz ve detaylar yavaş yavaş netlik kazanıyor. Yeni sistem içerisinde, her seviyede her dönem sadece 1 yazılı sınav ortak yapılabileceği bir uygulama da olmalıdır. Yeni sistemin gerekliliklerine göre de, en iyisi özel okulların kendi sınavını yapması gibi görünüyor.
Son 15 yılda yapılan düzenlemeleri göz önünde bulundurursak, neredeyse hiçbir öğrencinin başladığı sistemde mezun olamadığını görüyoruz. Bu nedenle, köklü bir değişikliğe ihtiyaç duyulmadan bundan 40-50 yıl sonrasına da hitap edebilecek bir sistem oluşturulmalı.
Diğer yazılar
27.10.2023
Empati ve Öz Şefkat
ide'de Empati ve Öz Şefkat Yılı Öğrenmek için Sevgi, Anlamak için Empati
11.07.2019
Yarını Şekillendirmek için Keşfet
Dünyamız her saniye, her an değişiyor. Çocuklarımızın böylesi bir dünyada en önemli özelliği “keşfedebilme becerisi” olacak.
ide olarak
hangi yaşta olursa olsun herkesin bir fikri, fikirleri olduğuna inanıyoruz. Okullarımızda
herkesin fikirlerinin yargılanmadan, özgürce ifade edildiği, tartışıldığı bir eğitim ve sosyal
ortam oluşturmaya odaklanıyoruz.
ide’nin eğitim yaklaşımına ve güvenli ortamına değer
katan en büyük unsurların başında eğitim kadromuz geliyor. Her biri uzun yıllardır eğitim
dünyasının içerisinde yer alan, benzersiz tecrübeye sahip eğitim ve idareci kadromuz
öğrencilerimizi yarınlara hazırlıyor. ide’de eğitim kadromuz dünyadaki en güncel gelişmeleri
takip edip uygulayarak öğrencilerimizin sadece Türkiye’de değil, dünyada da yetkin bireyler
olarak yetiştirilmesi için kendilerini sürekli geliştiriyor.
Okul-öğrenci-aile uyumuna
büyük önem veren bir kurum olarak sadece öğrencilerimizle değil, velilerimizle de açık, net bir
iletişim kurmayı ve aynı dili kullanmayı önemsiyor ve bunu gerçekleştirmek için gerekli
platformları ve yaklaşımları hayata geçiriyoruz.