Çocukların Yaşamında Oyun ve Oyuncağın Önemi

26.04.2021

ÇOCUKLARIN YAŞAMINDA OYUN VE OYUNCAĞIN ÖNEMİ

Oyun, sonucu düşünülmeden herhangi bir amaca ulaşmaktan çok, keyif almak amacıyla yapılan bir etkinliktir. Oyun hem bilişsel gelişimin aynasıdır, hem de sosyal becerilerin öğrenildiği ve duygusal boşalımın sağlandığı bir ortamdır. Oyun çocuğun gerçek dünyası ile düşlemi arasındaki bir geçiş alanıdır.

Bebeklikten başlayan bu oyun süreci ile;

  • İçinde yaşadığı dünyayı, çevresindeki insanları tanır ve anlar.
  • Düşünür ve deneyim kazanır.
  • Mutluluk ve heyecan duyar.
  • Taklit yeteneği artar.
  • Hayal gücü gelişir.
  • Gerçek yaşama alışmada beceri kazanır.
  • Özgüven kazanır.
  • Kişiliği gelişir.
  • Kendini tanır.
  • Paylaşmayı öğrenir.
  • Empati duygusu gelişir.
  • Kaygıları azalır.
  • Fiziksel enerjisinin fazlasını harcar.


Oyunlar, yaşlara göre özellikler gösterir. Yaşamın ilk 2-3 ayında bebekler için oyun faaliyeti, çevresindeki kişilere bakmak ve yakınındaki objeleri yakalamak üzere hareketler yapmak şeklindedir. Daha sonra çocuğun el ve kolundaki kontrol giderek arttığı için çevresindeki objeleri yakalayabilmektedir. Bu evrede oyunlar keşif niteliğindedir. 2 yaşından itibaren çocuklar çevrelerindeki kültürü yansıtan ve günlük yaşamlarını canlandıran oyunlara yönelmeye başlarlar. Bu aşamada çocuk oyunlarında taklidin önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Çocuklar oyun oynamaya ilk olarak tek başına başlarlar. Bir sonraki aşamada paralel oyunlara yönelirler. Paralel oyun, çocuğun kendi oyuncakları ile oynadığı ve yanındaki arkadaşının da kendi oyuncağı ile oynadığı aşamadır. Daha sonraları ise, birlikte oynanan oyunlar ve iş birliğine dayalı oyunların yer aldığı görülmektedir. Bu evrelerde çocuklar arkadaşlarıyla birlikte oyun oynamayı, paylaşmayı öğrenmişlerdir ve oyunlar kurallar eşliğinde oynanmaya başlanır.

Çocuklar özel yaşamlarındaki bazı sorunlarını oyun yoluyla çözebilirler. Çocukların oyunlarını gözlerken, günlük dünyalarını da oyun ortamına taşıyabildikleri görülmektedir. Bebekleriyle evcilik oynayan bir çocuk, evin çeşitli bireylerine olan duygularını bu yolla açığa vurabilir.

Çocukların yaş gruplarına göre oyun tercihleri;

3-6 Yaş

Oyun bu dönemde sosyal ilişkiyi geliştirme yoludur. Daha kurallı oyunlara, grupla oynamaya, paylaşmaya atılan bir adımdır. Yap-bozlar, legolar bu yaşın kendi kendine oynayabileceği ama aileleri ile de paylaşabileceği oyunlardır. Yaratıcı oyunları severler. Başka eşyalarla ev yapmak, tüneller oluşturmak, farklı kıyafetler giyerek taklit etmek eğlenceli ve öğretici olur. Aileler bu oyunların bir parçası olabilir. Çocuğun oyununu anlayıp katılabilecekleri gibi, çocuğa “Ben ne olayım?” diye sorarak kendilerini oyuna almasını sağlayabilirler. En önemli nokta oyunun çocuğun oyunu olduğunu ve onun kontrol etmesi gerektiğini unutmamaktır. Çocuğun oyununa dahil olmak, anne baba olarak onlarla konuşma yoluyla  öğretebileceklerimizden  çok daha fazla şey öğretmememize olanak sağlar.

6 + Yaş

Altı yaşından sonra çocuklar daha hareketli, kurallı, takım oyunlarına yönelirler. Okul arkadaşları önem kazanır. Çünkü okul aynı zamanda arkadaşlarla oyun yeridir. Evdeki eşyalarla oluşturulan oyun alanları, kahramanların taklitleri kadar, aile ile oynayacağı kutu oyunları, kelime oyunları onlar için caziptir. Diğer çocuklarla oynanan oyunlar artmakla birlikte, aile ile oyunun paylaşılması çocukiçin  hala önemini korur. Yapılacak aile geceleri ile hep birlikte kutu oyunları, kelime oyunları oynamak eğlendirici olduğu kadar, grup oyunlarına, kaybetme ve kazanmayı öğrenmeye çocukları hazırlar. Üstelik evde birlikte oynayacağınız ve kurallara uyulması gerektiğini öğreteceğiniz oyunlar, arkadaşları ile kurallı oyun oynamasını kolaylaştırır. Birlikte kitap okumak ve okunanlar hakkında konuşmak, benzer spor faaliyetlerini veya hobileri onlarla paylaşmak ; çocukların öğrenme sürecini hızlandırırken, sizin paylaşımınızı arttırır. Birlikte araba yıkamak, bahçe ile ilgilenmek, pasta yapmak, masa kurmak, küçük tamiratlar yapmak 6-10 yaş çocukları için çok cazip olacaktır. Yine birlikte evde olan eşyalardan yaratacağınız oyun alanları (kutular, örtüler gibi), kıyafetlerle ve seslerle oynayacağınız kahramanları canlandırma,  birlikte eğlenmenizi sağlar. Tüm bunları yaparken, çocuğunuzun düşüncelerine kulak vermek onu tanımanızda yardımcı olur. Onu hikaye anlatmaya teşvik etmek, birlikte oynadığınız kıyafetlerle olayları canlandırma oyunları, boyalar, resim çizme, müzik ve dans onun hayal gücünü ve yaratıcılığını destekleyecektir.


Oyunun ve Oyuncağın Eğitsel Önemi

Eğitimsel açıdan oyunun önemi büyüktür. Çocuk çeşitli biçim ve boyutlardaki oyun malzemeleriyle oynayarak renk, boyut ve objelerin anlamlarını kavrar. Ayrıca içinde bulunduğu yaşamı kavramasını, gerçekle gerçek olmayanı ayırabilmesini öğrenir. Eğitimsel değeri kadar oyunun toplumsal ve ahlaki açıdan da önemi büyüktür; çünkü çocuğun toplum ve ahlak kurallarına uyum göstermesine katkı sağlar. Arkadaşlarıyla oyun oynamak, çocuğa iş birliğini ve toplu yaşam için gerekli olan kuralları öğretir.

Gelişim basamakları boyunca çocuğun hareketlerine düzen getiren, zihinsel, bedensel ve psiko-sosyal gelişimine yardımcı olan, hayal gücünü, yaratıcı yeteneklerini geliştiren tüm oyun malzemeleri oyuncak olarak tanımlanmaktadır. Bizler biliyoruz ki, çok sayıda oyuncak çocukların yaratıcılık ve üretim becerilerini sınırlandırmalarına sebebiyet vermektedir. Örneğin Almanya’da bir anaokulunda yapılan deneyde sınıfın oyuncakları üç aylığına seyreltilmiştir. Deneyin ilk günlerinde oldukça zorlanan ve canları sıkılan çocukların kısa bir süre sonra bulundukları ortamı oyunlar icat etmek için kullandıkları, ellerindeki her malzemeyi kimi zaman amacının dışında da kullanarak yeni oyunlar ve yaratımlar gerçekleştirdiği görülmüştür. (R.Stick& E.Schubert)

Çok sayıda oyuncağı olan çocukların uyaran fazlalığı sebebiyle dikkatteki devamlılık performanslarında düşüş eğilimi olduğu bilinmektedir. Daha az oyuncağı olan çocukların etrafındaki arkadaşları ile daha fazla etkileşime girdikleri, bir oyun başlatma ve sürdürme gibi sosyal beceri kazanımlarında daha yetenekli oldukları görülmüştür. Çok sayıda oyuncağı olan çocuklarda oyuncaklara verdikleri kıymetin de azaldığı bilinmektedir. Oyuncağının başına bir şey geldiğinde yerine hemen yenisinin alınacağını bilen bir çocuk oyuncaklarına yeteri kadar kıymet vermeyi, özen göstermeyi öğrenememektedir.

Daha az oyuncağı olan çocukların nasıl oynanacağını çözemediği bir oyunu bırakıp daha kolay bir oyunla değiştirmek seçeneği az olduğundan ,tahammül ve sebat duygularının gelişimi olumlu yönde etkilenmektedir.

Elbette çocukların oyuncakları olması önemlidir . Oyuncakları olması yanı sıra bir çocuğun oynadığı bir oyunda  elindeki malzemelerle kendi oyuncağını yaratabiliyor olması da  gelişimini olumlu yönde etkileyecektir.

 

ide okulları

Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü

Kaynakça

AYDIN, Betül. ( 2005 ). “Çocuk ve Ergen Psikolojisi”. İstanbul. Atlas Yayıncılık.

ERTUĞRUL, Halit. (2005). “ Ailede ve Okulda Çocuk Eğitimi”. İstanbul. Nesil Yayınları

YAVUZER, Haluk.(2007). “Çocuğu Tanımak ve Anlamak”. İstanbul: Remzi Kitabevi

YAVUZER, Haluk.(2008). “Çocuk Psikolojisi”. İstanbul: Remzi Kitabevi.

 

Diğer yazılar

Çocukların Duygusal Zeka Gelişimini Nasıl Destekleriz?

29.04.2024

Çocukların Duygusal Zeka Gelişimini Nasıl Destekleriz?

Çocukların Duygusal Zeka Gelişimini Nasıl Destekleriz?

Çocuklarımıza Nasıl Sosyal Beceri Kazandırabiliriz?

22.06.2021

Çocuklarımıza Nasıl Sosyal Beceri Kazandırabiliriz?

Sosyal etkileşim insan yaşamının vazgeçilmez bir parçasıdır. Yaşamını ilişkiler ağı içerisinde sürdüren insanın uyumunda ve mutlu olmasında sağlıklı sosyal etkileşimin büyük payı vardır. Çocuğun sosyal davranışında belirleyici olan iki önemli grup ailesi ve akranlarıdır. İlk çocukluk evresinde aile çok ön planda iken ilerleyen yaşla birlikte çocukların akranlarıyla olan ilişkileri giderek önem kazanır.

logo
Neden İde?


ide olarak hangi yaşta olursa olsun herkesin bir fikri, fikirleri olduğuna inanıyoruz. Okullarımızda herkesin fikirlerinin yargılanmadan, özgürce ifade edildiği, tartışıldığı bir eğitim ve sosyal ortam oluşturmaya odaklanıyoruz.

ide’nin eğitim yaklaşımına ve güvenli ortamına değer katan en büyük unsurların başında eğitim kadromuz geliyor. Her biri uzun yıllardır eğitim dünyasının içerisinde yer alan, benzersiz tecrübeye sahip eğitim ve idareci kadromuz öğrencilerimizi yarınlara hazırlıyor. ide’de eğitim kadromuz dünyadaki en güncel gelişmeleri takip edip uygulayarak öğrencilerimizin sadece Türkiye’de değil, dünyada da yetkin bireyler olarak yetiştirilmesi için kendilerini sürekli geliştiriyor.

Okul-öğrenci-aile uyumuna büyük önem veren bir kurum olarak sadece öğrencilerimizle değil, velilerimizle de açık, net bir iletişim kurmayı ve aynı dili kullanmayı önemsiyor ve bunu gerçekleştirmek için gerekli platformları ve yaklaşımları hayata geçiriyoruz.