Okula Merhaba

09.09.2022

Yazı uğurlayıp yeni beklentilere ve heyecanlara merhaba dediğimiz bir eğitim-öğretim dönemi daha başlamak üzere. Uzun bir yaz tatili sürecinden sonra çocukların okula adaptasyon sürecinde birtakım zorluklar yaşanabilir. Yaz sürecinde ev sisteminizde yaşanılan değişiklikleri düzenlemek ve daha sistemli bir döneme geçiş̧ yapmak hem siz velilerimizi hem de öğrencilerimizi rahatlatacaktır.

Çocuğun sosyalleşme sürecinde büyük bir yere sahip olan okul yıllarındaki ilk deneyimler en az çocuğunuz kadar siz anne babalar için de ayrı bir mutluluk ve heyecan kaynağıdır. Okul hayatının ilk yılları, çocuk için ailesinden ilk ayrılış dönemidir. Dolayısıyla, çocuğunuzun ilkokula başlayacağı bu günlerde ailece yaşadığınız bu heyecanın yanında, bazı endişeler de taşıyor olabilirsiniz. Bu karmaşık duyguları, çocuğu yeni bir döneme adım atan pek çok anne-baba hisseder. Çünkü çocuğunuzu ve sizi alışmanız gereken yeni bir sistem, yeni bir sosyal ortam hatta hayatınızda yapmanız gereken yeni düzenlemeler bekliyor.

Okul öncesi döneminden ilköğretime geçerken bazı çocuklar bu duruma kolayca ayak uydurabilirken bazı çocuklar annelerinden ayrılmakta zorlanır; okula, yeni arkadaşlarına ve öğretmenlerine alışmakta güçlükler yaşayabilirler. Çocuğunuzun okula başlaması hem sizler hem de çocuğunuz için önemli bir olaydır; ancak bu konu üzerinde çocuğunuzu kaygılandıracak kadar çok durursanız, çocuğunuzun uyumunu zorlaştırabilirsiniz. Çocuğu okula hazırlamak için gösterilen özene rağmen ilk günlerde gözyaşları epey yaygındır. Araştırmalar okula yeni başlayan her beş çocuktan dördünün okulun ilk günü sınıfta kaygı yaşadığını göstermektedir. Dönemin başladığı günlerde anne-babaları ile okula gelen öğrenciler arasında mutlaka ağlayan birkaç çocuk olur. Bu, kaygılanmayı gerektirmeyen son derece normal bir durumdur. Araştırmalarda okulun ilk günlerinde çocuğun anne-babasından ayrılırken güçlük çekmesiyle daha sonraki psikolojik ve eğitimsel gelişimi arasında herhangi bir ilişki bulunmamıştır.

Okula uyum sürecini etkileyebilecek faktörler:

  • Yetişkinlere aşırı bağımlı olma,
  • Kendini ve duygularını ifade edebilme konusunda yaşanan zorluklar,
  • Dikkatini yeteri kadar uzun süre toplayamama,
  • Yönergeleri anlama ve uygulamada güçlük,
  • Birinci sınıfın gerektirdiği bilişsel ve motor becerilerde zorlanma,
  • Kendisini tehlikeli durumlardan koruyamama,
  • Arkadaş ilişkilerinde gerekli olan sosyal beceriyi kullanamama,
  • Okul ve sınıf kurallarına uymada zorluk,
  • Okul ile ilgili sorumluluklarını yerine getirememe,
  • Aile bireylerinin okula başlama sürecinde farklı yaklaşımlarda bulunması,
  • Çocuk tarafından ev ortamının, okula göre daha cazip görülmesi

 

 Tüm bunların yanında, çocuğunuz, okulun açıldığı ilk günlerde uyumlu davranışlar sergileyebilir ya da hiçbir tepki vermeyebilir. Bazı çocuklar ise çok açık şekilde uyumsuzluk tepkileri gösterebilir. Çocuğun ağlaması, bağımlı davranışlar, saldırgan tepkiler ya da kontrolsüz davranışlar geliştirmesi, çevreden gözlenebildiği için çocuğa yardım edilmesi kolaydır ancak çocukların gecikmiş tepkiler vermesi de karşılaşılabilen ve üstünde durulması gereken diğer bir durumdur. Çocuğunuzda fark ettiğiniz değişimleri sınıf öğretmenleri ve rehberlik bölümü ile paylaşmanız, süreci takip edebilmemiz ve gerekli desteği verebilmemiz açısından bizler için önem taşımaktadır.

Okula uyum sürecinde “ilk gün sendromu” dışında bazen “okul fobisi” olarak adlandırılabilecek durumlarla karşılaşılabilmektedir. Okul fobisinin asıl kaynağının bağlı olunan ebeveynden ayrılma korkusu olduğu söylenebilir. Özellikle “aşırı korumacı ve kollayıcı” annelerle büyümüş çocuklar, anneleri olmadan kendilerini güvensiz ve tehlike içinde hissedebildiklerinden genellikle korumalı ortama dönmek isterler ve okulda kalmayı reddedebilirler. Bu tür durumlarda çocuğunuzdan sıklıkla karnının ağrıdığı, okulda sıkıldığı, okulu sevmediği, arkadaşları tarafından dışlandığı, öğretmeninin ona iyi davranmadığı ile ilgili şikâyetler ve evde kalan aile bireyleri ile ilgili sorular duyabilirsiniz. Özellikle okul ile ilgili yakınmaların uzun süre devam etmesi halinde okul ile iletişime geçerek sorunun çözümü yönünde birlikte adım atmak yararlı olacaktır.

 

Okulun ilk günlerinde sizlere yardımcı olabileceğini düşündüğümüz birkaç ipucu:

  • Okulla ilgili çocuğunuzu önceden bilgilendirin. Yemeklerini nerede yiyecekleri, tuvalet ihtiyaçlarını nasıl giderecekleri gibi günlük rutinler hakkında bilgi almak çocuğunuzu büyük ölçüde rahatlatacaktır.
  • Çocuğunuzun bir sonraki gün için giysilerini ve çantasını akşam hazırlaması, ertesi sabahın telaşlı geçmesini önler. Çocuğunuz birkaç hafta içinde bu düzene uyum sağlar ve giderek sabahları okula hazırlanması daha az zaman alır. Uyku saatlerinin düzenli oluşu ve zamanında yatıp kalkması sabah hazırlıklarını gerginlikten uzak tutacaktır. Böylece evden çıkarken sakin ve telaşsız bir ortam oluşur.
  • Çocuğunuz onu bıraktığınız anda tedirgin görünmeye başlarsa kendini iyi hissedeceğini, her şeyin yolunda gideceğini ona anımsatın. Sınıftaki diğer arkadaşlarının da onunla benzer duygular yaşayabileceklerini, öğretmenin onun kendi sınıfında olmasını sabırsızlıkla beklediğini söyleyebilirsiniz.
  • Okul bittiğinde eve nasıl döneceği ve evde onu kimin karşılayacağı ile ilgili net bilgiler verin. Özellikle kaygılı çocuklar, birinin evde kendisini karşılamayacağı düşüncesiyle okula gitmek istemeyebilir.
  • Ayrılırken ağlarsa, net bir tavırla gitmeniz gerektiğini ve onun da zamanla kendini daha iyi hissedeceğini söyleyebilirsiniz.
  • Sakin kalmaya çalışarak ona güven verin. Ebeveynle çocuk arasında kaygı, bulaşıcı bir durumdur. Çocuk; kaygı duyduğu, canı sıkıldığı her durumda ne kadar endişelendiğinizi anlamak için size bakacak ve endişeli olduğunuzu gördüğünde korkmakta haklı olduğunu düşünecektir. Bu nedenle ne kadar tedirgin ve gergin olursanız olun, dışarıdan bakıldığında sakin ve rahat görünmeye çalışın.
  • Vedalaşma süresini uzun tutmayın. Sınıf önünde beklemeniz çocuğunuzu daha fazla kaygılandırıp uyum süresini uzatacaktır. Çocuğunuz üzgün görünse bile ayrılma konusunda tereddüt hissetmeyin.
  • Çocuğunuzun ayrılmakta özellikle zorlandığı bir kişi yerine, daha rahat ayrılabildiği kişilerce okula bırakılmasını planlayın.

  • Çocuğunuza okulun her zaman çok eğlenceli ve çok mutlu bir ortam olacağı garantisini vermeyin. Bazen zorlandığı, sıkıldığı, yorulduğu zamanları da olabilir. Daha sonra hayal kırıklığına uğramaması için sorduğu sorulara gerçekçi cevaplar verin.
  • Çocuğunuza asla tutamayacağınız sözler vermeyin. Örneğin; sınıf dışında onu bekleyeceğinizi söyleyip daha sonra gitmek durumunda kalmanız çocuğunuzun durumunu daha da zorlaştıracak ve endişesini artıracaktır.
  • Okul idaresi, sınıf öğretmeni ve rehberlik bölümü ile iletişime geçin. Çocuğa, öğretmenine güven duyduğunuzu hissettirin ve kendisinin de güvenebileceği mesajını verin. Eğer varsa, ilk günlere dair kaygınızı çocuğunuzun yanında dile getirmeyin.
  • Alışma döneminde çocuğunuzu motive edici ödüller kullanmak (birlikte sinemaya gitmek, özel bir program yapmak vb.) bu süreci kolaylaştırabilir. Ancak çocuğa vaat edeceğiniz, normalde almayacağınız büyük ve pahalı hediyeler onda okulun ancak bu büyük ödüller uğruna katlanılması gereken bir yer olduğu fikrini uyandırabilir.
  • Çocuğunuza bu yeni başlangıçta güvendiğinizi, başarılı olacağına dair inancınızı mutlaka belirtin çünkü çok az şey, bir insana sorumluluk vermek ve ona güvendiğinizi belli etmek kadar onun gelişmesine hizmet eder.
  • Uyum sürecini doğru şekilde yönetmek iyi bir iletişimle mümkündür. Çocuğunuzun sınıf öğretmeni ve rehberlik birimi ile iş birliği kurmak, sorularınızı vakit kaybetmeden yöneltmek okul-ev arasında sürecin ortak tutumla yürütülmesini sağlar.

Çocuğunuza ve size bu süreçte heyecan, endişe, mutluluk gibi pek çok farklı duygu eşlik edecektir. Bu duyguların ifadesi için hem kendinize hem de çocuğunuza alan açın. Geçiş süreçleri çocukların içsel çatışma yaşadığı dönemlerdir fakat çatışma olmadan gelişimden de söz edilemez. Unutmayın ki çatışmalar ve bu çatışmaların uygun şekilde çözümlenmesi çocuğun sağlıklı gelişimi için kazanım niteliği taşır.

 

Şüphesiz ki uyum sürecinde en önemli şey ebeveyn tutumudur. Anne baba güven duyarsa, çocuk da güven duyacaktır. Anne baba hazır olursa çocuk da hazır olacaktır.

Her çocuğun uyum sürecinin birbirinden farklı olduğu unutulmamalı ve çocuğa göre yaklaşım belirlenmelidir. Ebeveyn öğretmen iş birliği ile çocuk kısa süre içinde okula uyum sağlayacaktır.

Bütün öğrencilerimiz ve velilerimize sağlıklı ve keyifli bir eğitim öğretim yılı dileriz.

                                  
ide okulları Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü

ide okulları: Çocuğunuz Okulunda Sadece Başarılı Değil Mutlu da Olsun

ide okulları, çocuğunuzun çok iyi bir eğitim almasının yanı sıra mutlu olmasını da önemser. Her biri alanına çok deneyimli eğitim ve idareci kadrosu ile çocuğunuzu en doğru biçimde anlamak, yetkinliklerine en uygun biçimde eğitim sistemini özelleştirmek, teknolojiden sanat dallarına birçok alanda ona yaratıcılık fırsatı tanımak ide okulları’nın bakış açısının temelini oluşturur. Güvenli bir ortam içerisinde, farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü bir eğitim sunan ide okulları, çocuğunuzun hem başarılı, hem kendine güvenli hem de mutlu bir birey olması için özel olarak kurgulanmış bir eğitim deneyimi sunar. Kısacası ide okulları, çocuğunuzun her sabah güler yüzle ve coşkuyla gideceği bir okul deneyimi sunar.

ide okulları deneyiminin detayları için tıklayınız. www.ide.k12.tr 

 

Diğer yazılar

Ergenlerle İletişim Kurmak

05.01.2024

Ergenlerle İletişim Kurmak

Gençlerin dünyası her zaman değişiyor. Bu nedenle, onlarla iletişim kurarken, her zaman onların hoşlandığı türde bir dil kullanmamız gerekiyor.

Anaokulu Eğitimi, Çocuğa Hangi Yetkinlikleri Kazandırır?

05.10.2018

Anaokulu Eğitimi, Çocuğa Hangi Yetkinlikleri Kazandırır?

Okul öncesi eğitimin ileriye dönük kalıcı etkileri olduğu yadsınamaz. Bu süreç içerisinde kazanılan davranış biçimleri, tüm yaşam boyunca devam eder. Bu nedenle bu dönemin sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi, mutlu ve yaratıcı bireyler yetiştirilmesi açısından da önem taşır.

logo
Neden İde?


ide olarak hangi yaşta olursa olsun herkesin bir fikri, fikirleri olduğuna inanıyoruz. Okullarımızda herkesin fikirlerinin yargılanmadan, özgürce ifade edildiği, tartışıldığı bir eğitim ve sosyal ortam oluşturmaya odaklanıyoruz.

ide’nin eğitim yaklaşımına ve güvenli ortamına değer katan en büyük unsurların başında eğitim kadromuz geliyor. Her biri uzun yıllardır eğitim dünyasının içerisinde yer alan, benzersiz tecrübeye sahip eğitim ve idareci kadromuz öğrencilerimizi yarınlara hazırlıyor. ide’de eğitim kadromuz dünyadaki en güncel gelişmeleri takip edip uygulayarak öğrencilerimizin sadece Türkiye’de değil, dünyada da yetkin bireyler olarak yetiştirilmesi için kendilerini sürekli geliştiriyor.

Okul-öğrenci-aile uyumuna büyük önem veren bir kurum olarak sadece öğrencilerimizle değil, velilerimizle de açık, net bir iletişim kurmayı ve aynı dili kullanmayı önemsiyor ve bunu gerçekleştirmek için gerekli platformları ve yaklaşımları hayata geçiriyoruz.