Çocuğuma Kişisel Sınırları Nasıl Öğretirim?

16.11.2023

“Hayatın da tıpkı bir otomobil sürmek gibi, dışarıdan içeriye değil, içeriden dışarıya doğru olduğunu anladığınız zaman çok güzel şeyler olmaya başlayacaktır.”

Richard Carlson

Sınırlar, öteki ile olan iletişimde kişinin belirlediği isteklerini, ihtiyaçlarını, tercihlerini ifade eder. Bu istek, ihtiyaç ve tercihler ötekinin de sınırı gözetilerek gerçekleştirildiğinde karşılıklı ve sağlıklı sınırlar oluşur. Kişisel ihtiyaç ve tercihlerimizi fark edebilmenin ve diğer insanlar ile aramızdaki bireysel farklılıkları ifade edebilmenin yolu sağlıklı bir kişisel alan yaratabilmekten geçer. Bu kişisel alanı yaratabilmek için birey olarak fiziksel ve duygusal sınırlar oluştururuz. Kendi kişisel sınırlarımızı oluştururken bir taraftan çocuğumuzun da bunları öğrenmesini ve kendi alanını ortaya koyabilen, güçlü bir insan olarak yetişmesini isteriz.


Çocuğun duygusal ihtiyaçları gözetilmeden aile içerisinde, çocuğa yapılan her davranış sınırda durmayı da kendi kişisel sınırını belirlemeyi de zorlaştırır. Sınırları belirginleştirmede ilk ve en önemli adım; kabul edilebilir ve edilemez davranışların tanımlanması ve bunların ev ortamında tutarlı biçimde yaşantıya geçirilmesidir. Ebeveyn tutarsızlığı; çocuğa “sınırlar önemsenmese de olur, dikkate alınmasa da sorun değil” mesajı verir. Böylesi bir modelleme; dikkate alınmayacağı, önemsenmeyeceği inancıyla çocuğun da diğer bireyler için kendi sınırlarını belirlemesini zorlaştırır. Ev içerisindeki her yaşantı, ev dışına yansıyacağından çocuğumuza göstereceğimiz model davranışlar kıymetlidir. 

Sağlıklı belirlenmiş sınırların varlığı; ev içindeki yaşantılar sırasında, evde yaşayan tüm bireylerin kendi duygu ve seçimlerini sahiplenmesi demektir. Çocuğun ‘hayır’ları da ebeveynlerin ‘hayır’ları da anlaşılmalı ve saygı duyulmalıdır.

Bedensel sınırlar oluşturulurken ‘bu beden sadece senin; sen istemediğin ve izin vermediğin sürece bu alana bir başkasının girmesi rahatsız edici ve güvenli değil” demek sözlü ifadenin en kolay ve en temel yolu olabilir. Zor olan; bireyleşme sürecindeki çocuğun, ev içerisindeki kişisel sınırlarını oluşturması konusunda, anne-baba-kardeş-abla-ağabey olarak tüm ailenin destek vermesi ve model olmasıdır. Bedensel sınırlar bilincini geliştirmek için;

 

  • İç çamaşırı kuralı ile çocuğa iç çamaşırlarının içinde kalan bölgelerin ona özel olduğu ve kimsenin dokunamayacağı bilgisini vermek bilinç kazandırmanın ilk aşamasıdır.
  • Aile tarafından özel bölgelerin net olarak tanımlanmış olması çocuğun da bunu kabullenmesini kolaylaştırır.
  • Özel bölgeleri tanımlarken dudakların da dahil edilmesi önemlidir. Kimsenin izinsiz onu dudaklarından öpemeyeceği, onun da izin almadan kimseyi öpemeyeceği bilgisi çocuğa verilmelidir. Evde anne, baba ya da diğer yetişkinler tarafından da çocuğun dudaklarından öpülmemesi bu anlayışı pekiştirmesi açısından oldukça önemlidir.
  • Ev içinde mahrem bölge isimlerini çocuksu şekilde kullanmaktansa ev içinde de ev dışında da ‘özel bölge’ olarak tanımlamak ve bu şekilde kullanımı teşvik etmek çocuğun mahremiyet bilincini destekler.
  • Çocuğunuz üstünü değiştirirken iç çamaşırlarını kendi değiştirmeli yardıma ihtiyaç duyduğunda mümkünse hep aynı ebeveyn/yetişkin tarafından desteklenmelidir.
  • Yetişkin tarafından üstü değiştirilirken baş hafif yana çevrilerek özel bölgelere bakılmaması uygun model davranış olacaktır. Ayrıca çocuk evde tamamen çıplak da dolaştırılmamalıdır.

  • Banyo, tuvalet gibi alanlarda kendi öz bakımını gerçekleştirmeli, bu alanların kapısı mümkünse kapalı ya da hafif aralık tutulmalı, kapı çalınarak girilmelidir.
  • Ebeveynler de çocukların görmediği alanlarda giyinmeli, çocuklara bu konuda model olunmalıdır.
  • Çocuğun özel bölgeleri ev içinde şaka konusu haline getirilmemelidir.
  • Doktor muayenesi gibi istisnai durumlarda anne/babanın izniyle bu sınırların esnetildiği çocuğa uygun şekilde anlatılmalıdır.
  • Oyun ya da şaka amacı ile de olsa hiçbir arkadaşının özel bölgelerine bakıp dokunamayacağı net şekilde anlatılmalıdır.
  • Giydin/giymedin, doydun/doymadın, üşüdün/üşümedin, uyudun/uyumadın şeklinde yapılan fiziksel müdahaleler çocuğun kendi bedensel sınırlarının oluşturmasının önündeki en büyük engellerdendir. Kendi bedeni ve ihtiyaçları doğrultusunda kendi farkındalığını arttırmak, kendi sorumluluğunu almasını sağlamak gerekir. Bu durumda onay kavramı işin içine girer. Hem fiziksel sınırlar hem de duygusal sınırlar oluşturulurken ‘onay’ önemlidir. Bu bağlamda,onayın ne olduğu çocuklara net biçimde anlatılmalı ve ev içinde izin alma/izin verme sık sık gündemde olmalıdır.

  • Sarılma, öpme, sıkıştırma, yanak sıkma gibi eylemlerde çocuğun onayı alınmalıdır. Çocuk istemeden bunların yapılması sınırları öğrenmesine olumsuz etki etmektedir.
  • Çocuğa başka arkadaşlarının bedenine ya da eşyalarına dokunurken izin alması, onay vermezse dokunmaması gerektiği anlatılmalıdır.
  • İstemediği bir davranışla karşılaştığında ‘hayır istemiyorum’ demesi ve bir yetişkinle paylaşması vurgulanmalıdır.
  • Ayrıca çocuğa da hayır dediğinde ısrarcı olmaması ve reddedilmeyi kabul etme konusu kazandırılmalıdır.
  • Çocuğun hayır dediği bir sınırda ısrar etmeyerek, reddedilmeyi kabul ederek ebeveynler de bu davranışı modellemelidir.
  • Çocuğun başkasının bedenine dair olumsuz davranışları evde hoş karşılanmamalıdır, bu durumda çocuğa geri bildirim verilmelidir. ‘Bu şekilde izinsiz … yapman hoş değil. Bundan sonra… yapabilirsin. Bunun yerine … yapabilirsin…’ Çocukların kendi bedenini koruması ve karşısındakine zarar vermemesi için ‘güvenli olan’ kavramının ne olduğunu net şekilde anlamış ve içselleştirmiş olmalıdır. Sadece bedensel değil duygusal sınırlarını ortaya koyabilmesi için de önemlidir.
  • Çocuğa iyi dokunuş ve kötü dokunuş arasındaki ayrım yapılmalıdır. Ayrımı yaparken iyi dokunuşun sevdiğimiz kişilerden geldiği, bize mutluluk ve şefkat hissettirdiği; kötü dokunuşunsa rahatsız ve huzursuz hissettirdiği anlatılmalıdır.
  • Kaç yaşında olursa olsun çocuğa güvenli ve güvenli değil ayrımı yapılmalıdır. Tanımadığı kişilerin güvenli olmayabileceği, onlardan gelen hediyelerin kabul edilmemesi anlatılmalıdır. Tanıdığımız ancak bazen güven duymadığımız kişilerin de olabileceği kısaca söylenebilir.
  • Güvenli olmayan kişilere sarılmama, onlarla gitmeme, verdikleri hediyeleri kabul etmeme konuları çocuklara paylaşılmalıdır.
  • Güvenilir olmayan kişilerle yaşadıklarını ya da kötü dokunuşları mutlaka güvendikleri bir yetişkinle paylaşmasına değinilmelidir.
  • Çağımızın en önemli kişisel sınır konularından olan ve istismara en açık yerlerden biri de sanal ortamdır. Çocuklar dijital oyunlar, kullanılan sosyal medya hesapları gibi yerlerde yapılanların da gerçek hayatta bir karşılığı olduğunu bilmelidirler.
  • Gerçek hayattaki sınırların sanal dünyada da geçerli olduğunu çocuğa hissettirmek ve modellemek gerekir.
  • Kendine özel bilgileri (telefon, adres…) sanal ortamdan kimse ile paylaşmaması ve sanal dünyada da mahremiyetin olması gerektiği çocuğa anlatılmalıdır.
  • Ebeveynlerin de sosyal medyada çocukları ile ilgili paylaşımlar yaparken çocuğun onayını alması, çocuk onay verdiğinde paylaşım yapılması olumlu bir model olacaktır.
  • Güvenilir olan ve olmayan ayrımının sanal dünyada da geçerli olduğu paylaşılmalıdır.
  • Sanal dünyada bir arkadaşına olumsuz davranış sergilediğinde bunun gerçek hayatta bir karşılığı olduğu ve gerçek bir duygu yarattığı çocuğa hissettirilmelidir.
  • Teknolojiyi yaşına uygun şekilde kullanması teşvik edilmeli ve ebeveynleri tarafından takip edilmelidir.

Aile ve ev ortamında tutarlı ve sağlıklı sınırlar oluşturuldukça saygı ve hoşgörü de beraberinde gelecek, çocuk sağlıklı bireyleşmeyi yaşayacaktır. Çocuğun duygu ve seçimleri kabul edildikçe, bu seçimlere ilişkin ebeveyn de sınırlarda durabildikçe çocuklar olumlu seçimler yapabilmeye başlarlar. Çocuğa güçlü bir duruş kazandırmak, ev içerisindeki ilişkisel sınırlara sağlıklı odaklanmakla mümkün hale gelecektir. 

ide’de ÇOCUKLARIMIZA KİŞİSEL SINIRLARINI NASIL ÖĞRETİYORUZ?

Kişisel sınırlar, ide okullarında ele alınan özel ve önemli bir değerdir. Bedensel ve duygusal sınırlar birlikte ele alınarak işlenir. Bu birlikte öğretim, kendi bedenlerini ve duygusal alanlarını nasıl koruyacaklarını eş zamanlı olarak anlamalarına yardımcı olur. Bu konuları anlamak, sağlıklı ilişkileri geliştirmelerine ve güvenli bir çevrede yetişmelerine katkıda bulunur.

Öğrencilere hem müfredata dahil edilerek hem de günlük yaşantıda model olunarak kişisel sınırlar konusu öğretilir. Okuldaki yetişkinlerin kendi sınırlarını nasıl koruduğu ve başkalarına saygı gösterildiği modellenir. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü belli zamanlarda ders içeriklerinde konuya ait kazanımlara yer verir ve çocuklar ilk ağızdan, açıkça konuşarak sınırlarını pekiştirmiş olurlar. Genellikle vücudun özel bölgeleri, iyi/kötü dokunuş, hayır diyebilme, onaylama bu kazanımlardan bazılarıdır. Aynı zamanda doğrudan, saygılı ve açık iletişim kurma becerileri öğretilerek çocukların duygularını sağlıklı şekilde ifade etmelerine de destek olunur. Veliler ile iş birliği yapılarak, evde ve okulda aynı değerleri ve davranışları öğretmeye odaklanılır.

ide okulları olarak çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde, uygun kişisel sınırlarla büyümelerine destek olmaktan mutluluk duyuyoruz.

ide okulları

Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü

Kaynaklar:
Dışarıdan İçeriye ve İçeriden Dışarıya Sınırlar, Carlson Richard.

Kişisel Sınırların Öğretilmesi, Şule Eşgi, Sakarya.

Kişisel Sınırlar, Dr. Başak Demiriz, https://www.basakdemiriz.com/article/kisisel-sinirlar.

 

Diğer yazılar

Çocukların Değerlere Sahip Olmasının Önemi

12.10.2021

Çocukların Değerlere Sahip Olmasının Önemi

Değerler, yaşamda kişinin davranışlarına yön veren ilkelerdir. Kişinin içinde bulunduğu topluma uygun değerlere sahip olması, o toplumla uyumlu bir şekilde yaşantısını sürdürmesini sağlar. Bu bağlamda değerlerin küçük yaşlarından itibaren çocuklarımıza da kazandırılması gerekir.

Gelişim Çağındaki Çocuklarda  Yeterli ve Dengeli Beslenme Neden Önemlidir?

22.10.2018

Gelişim Çağındaki Çocuklarda Yeterli ve Dengeli Beslenme Neden Önemlidir?

Günlük koşuşturmaca içerisinde dengeli beslenmeyi ihmal ediyor, ya da öğün atlayabiliyoruz. Halbuki..

logo
Neden İde?


ide olarak hangi yaşta olursa olsun herkesin bir fikri, fikirleri olduğuna inanıyoruz. Okullarımızda herkesin fikirlerinin yargılanmadan, özgürce ifade edildiği, tartışıldığı bir eğitim ve sosyal ortam oluşturmaya odaklanıyoruz.

ide’nin eğitim yaklaşımına ve güvenli ortamına değer katan en büyük unsurların başında eğitim kadromuz geliyor. Her biri uzun yıllardır eğitim dünyasının içerisinde yer alan, benzersiz tecrübeye sahip eğitim ve idareci kadromuz öğrencilerimizi yarınlara hazırlıyor. ide’de eğitim kadromuz dünyadaki en güncel gelişmeleri takip edip uygulayarak öğrencilerimizin sadece Türkiye’de değil, dünyada da yetkin bireyler olarak yetiştirilmesi için kendilerini sürekli geliştiriyor.

Okul-öğrenci-aile uyumuna büyük önem veren bir kurum olarak sadece öğrencilerimizle değil, velilerimizle de açık, net bir iletişim kurmayı ve aynı dili kullanmayı önemsiyor ve bunu gerçekleştirmek için gerekli platformları ve yaklaşımları hayata geçiriyoruz.