28.01.2025
Duygu regülasyonu, duygularımızı öncelikli olarak tanımak, fark etmek, yorumlamak ve yönetebilmek anlamına gelir. Duygularla nasıl bir ilişki kurduğumuz, dünyayı nasıl deneyimlediğimizi doğrudan etkiler. Bir duygu ortaya çıktığında, o duygunun içinde kaybolmak mı yoksa onu tanıyıp kontrol etmeye bir adım daha yaklaşmak mı? Aslında bütün mesele budur.
Çocukların duygu dünyasına baktığımızda, onların da yetişkinler gibi duygular hissettiklerini ancak bu duyguların ne olduğunu tam olarak bilemediklerini ve nasıl ifade edecekleri konusunda yetersiz kaldıklarını görürüz. Bu durum, çocukların duygusal gelişim süreçlerinin doğal bir parçasıdır. Bebeklikten itibaren, çocuğun annesiyle olan etkileşimi, deneyimi ve bağlanma stili, duygusal gelişimini etkileyen en önemli etmenlerdir. Anne karnından itibaren başlayan bu etkileşim, çocuğun duygusal temellerini oluşturur. İlerleyen çocukluk dönemlerinde ise, çocuklar duygular hakkında konuşarak ve duygusal ipuçlarına odaklanarak bu becerilerini geliştirirler. Bu süreçte, ebeveynlerin ve yetişkinlerin çocuklara sağladığı destek, onların duygu regülasyonu becerisini güçlendirmede kilit bir rol oynar.
Yapılan araştırmalar, çocuğun sosyal ve duygusal gelişiminde anne-babanın model olmasının ve olumlu etkileşiminin son derece önemli olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, anne-baba ve çocuk arasındaki etkileşim de çocuğun duygusal gelişimini doğrudan etkiler. Anne ve babaların, ev ortamında yaşadıkları duyguları çocuklarıyla paylaşmaları, aile-çocuk ilişkisini olumlu yönde güçlendirir. Bu durum, çocukların duygu tanıma ve ifade etme becerilerinin gelişmesine de katkı sağlar.
Araştırmalar, duyguların aile içinde açıkça ifade edildiği ortamlarda yetişen çocukların, duygusal ipuçlarını daha kolay fark ettiğini ve duygularını daha iyi düzenleyebildiğini göstermektedir. Bu sürece basit bir örnek verilebilir. Anne veya baba, gün içinde yaşadıklarını duygular katarak, ancak çok fazla detay vermeden çocukla paylaşabilir:
"Bugün trafikte çok yoruldum. Bir araba aniden önümde durdu ve bu beni korkuttu. İş yerinde patronum proje yetişmiyor diye bağırdı, bu da beni üzdü çünkü elimden gelenin en iyisini yapmıştım. Ama dönüşte bir arkadaşımla sohbet ettim ve bu beni çok mutlu etti." Bu tür anlatımlar, çocuklara duyguları tanıma ve anlama fırsatı sunar. Duygular hakkında konuşulduğunu duyarak ve duygusal ipuçlarına dikkat ederek büyüyen çocuklarda, duygu ifadesi ve düzenleme becerileri kendiliğinden gelişir. Bu sayede çocuk, ilerleyen yaşlarda duygusal zorluklarla başa çıkma konusunda daha donanımlı hale gelir.
Çocukların yaş dönemine uygun olmayan davranışları (belirli bir klinik bozukluk olmadığı sürece) aslında bir sorun olarak değerlendirilmemelidir. Bu tür davranışlar, çocukların içsel çatışmalarını başka bir şekilde ifade edemediklerinde verdikleri tepkilerdir. Örneğin, çocuğun öfke anında arkadaşına vurması, ağlayarak kendini yere atması veya öfke nöbetleri gibi saldırgan davranışları, ya da endişe, içine kapanıklık ve ürkeklik gibi çekingen davranışları, genellikle duygu düzenleme becerilerinde yaşanan zorluklara işaret eder. Bu tür davranışlar, çocuğun duygularını tanıma, anlama ve yönetme konusunda henüz yeterince gelişmediğini gösterir.
Duygu regülasyonunu desteklemenin en etkili stratejisi, öncelikle çocuğa hissettiği duygunun ne olduğunu öğretmektir. Çocuğun duyguları tanıyabilmesi için, bu duyguların bedensel ipuçlarıyla ilişkilendirilmesi önemlidir. Örneğin, "Heyecanlandığımda karnımda garip bir his olur" ya da "Öfkelendiğimde yüzüm kızarır" gibi açıklamalar, çocuğun duygularını fark etmesine yardımcı olur. Çocuk, duygularına dair bu ipuçlarını öğrendikten sonra, bu duygularla başa çıkmak için kullanabileceği stratejiler belirlenmelidir. Bu stratejilerden biri nefes egzersizidir. Derin nefes alma teknikleri, çocuğun yoğun duygular karşısında sakinleşmesine destek olur. Ayrıca, çocukların duygularını sözel olarak ifade edebilmeleri, davranışsal tepkilerini de olumlu yönde etkiler. Örneğin, bir çocuk öfkelendiğinde “Çok kızdım” ifadesini kullanabiliyorsa, öfke patlamaları veya ağlama krizleri yaşama olasılığı daha düşük olur. Bu, çocuğun duygularını kontrol etme ve kendini ifade etme becerisinin geliştiğini gösterir.
Duygu regülasyonu, kişinin kendisine "Dur, sakin ol" diyebilmesini sağlayan içsel konuşmalar ve bu konuşmalara bağlı olarak şekillenen davranışlardır. Çocuklara, duygularını tanımlama ve ifade etme becerisini kazandırdığımızda, onların olumsuz duygularla daha sağlıklı bir şekilde başa çıkmalarını da öğretmiş oluruz. Bu beceri, çocukların sosyal ilişkilerinde daha uyumlu olmalarına ve duygusal dayanıklılık kazanmalarına katkı sağlar.
Çocukların Duygu Regülasyonunu Destekleyen Yardımcı Yöntemler
Çocukların duygularını düzenleyebilme becerisi hem duygusal gelişimleri hem de sosyal ilişkileri açısından son derece önemlidir. Duygu regülasyonu, çocuğun duygularını tanıması, bu duygularla başa çıkması ve uygun tepkiler verebilmesi sürecini kapsar. Bu beceriyi desteklemek için aşağıdaki yöntemler etkili olabilir:
1. Duyguları Tanıma ve İfade Etme
2. Duygu Düzenleme Stratejileri Geliştirme
3. Problem Çözme Becerilerini Geliştirme
4. Duygusal Destek ve Empati Kurma
5. Fiziksel Aktivite ve Oyun Terapisi
İDE Okullarında Duygu Regülasyonunu Desteklemek İçin Neler Yapıyoruz?
Çocuklarımızın duygusal ve sosyal gelişimlerini desteklemek amacıyla hem bireysel hem de grup çalışmaları yürütüyoruz. Bu kapsamda:
Amacımız, çocuklarımızın duygusal dayanıklılık kazanmalarını, kendilerini ifade edebilen, duygularını yönetebilen ve sağlıklı sosyal ilişkiler kurabilen bireyler olarak gelişimlerini desteklemektir.
Duygu Yönetimi ve Regülasyonu İçin Kitap Önerileri
KAYNAKÇA
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3274907
https://www.dbe.com.tr/tr/cocuk-ve-genc/11/cocuklarda-duygu-duzenleme-regulasyon-becerileri/
https://optimumailedanismanlik.com/konya-pedagog-gunlugu-cocuklarda-duygu-regulasyonu/
Diğer yazılar
27.11.2020
Çocukların Duygularını İfade Etmelerini Sağlayacak Destekleyici Öneriler
Duyguları düzenleme; duygusal bir deneyimi etkili bir şekilde yönetme ve bu deneyime karşılık verebilme becerisidir.
21.09.2018
Odaklanabilen, dikkatli ve çok boyutlu düşünebilen çocuklar
Çocuklarımız odaklansın, öğrendiklerini her yerde kullanabilsin, dersi dikkatlice dinlesin istiyoruz. Peki, çocuklarımıza verdiğimiz bilişsel eğitim bu özellikleri kazandırıyor mu?
ide olarak
hangi yaşta olursa olsun herkesin bir fikri, fikirleri olduğuna inanıyoruz. Okullarımızda
herkesin fikirlerinin yargılanmadan, özgürce ifade edildiği, tartışıldığı bir eğitim ve sosyal
ortam oluşturmaya odaklanıyoruz.
ide’nin eğitim yaklaşımına ve güvenli ortamına değer
katan en büyük unsurların başında eğitim kadromuz geliyor. Her biri uzun yıllardır eğitim
dünyasının içerisinde yer alan, benzersiz tecrübeye sahip eğitim ve idareci kadromuz
öğrencilerimizi yarınlara hazırlıyor. ide’de eğitim kadromuz dünyadaki en güncel gelişmeleri
takip edip uygulayarak öğrencilerimizin sadece Türkiye’de değil, dünyada da yetkin bireyler
olarak yetiştirilmesi için kendilerini sürekli geliştiriyor.
Okul-öğrenci-aile uyumuna
büyük önem veren bir kurum olarak sadece öğrencilerimizle değil, velilerimizle de açık, net bir
iletişim kurmayı ve aynı dili kullanmayı önemsiyor ve bunu gerçekleştirmek için gerekli
platformları ve yaklaşımları hayata geçiriyoruz.