Depremin Ardından Çocuklara Destek Olmak!

13.02.2023

Ülke olarak çok zor günlerden geçiyoruz.

İçimiz acıyor, nefesimiz kesiliyor. Çaresiz hissediyoruz.

Haberleri takip ediyoruz, yakınlarımızdan haber almaya çalışıyoruz. Duygusal olarak üzüntü, endişe ve korku yaşıyoruz.

Bir taraftan çocuklarımızı da düşünüyoruz.

Çocuklar da doğal olarak yaşananların birçoğuna şahit oluyorlar. Ebeveynlerin ise belki de en zorlu görevi, onları tüm bu olanlardan korumak. 

Çocuklar dünyanın güvenli bir yer olduğunu hissettikleri takdirde fiziksel, duygusal ve bilişsel olarak sağlıklı gelişim gösterebilirler. Özellikle 3-6 yaş grubu çocuklar henüz hayatın acımasız gerçekleriyle baş etmeye hazır değildirler. Depreme dair temel bilgileri olmasına rağmen yaşananları anlamlandırmakta zorlanırlar. Okul çağı çocukları (7-10 yaş) ise somut açıklamalarla bilgilendirilme ihtiyacındadırlar. Bu yaş grubu çocuklara yer kabuğunun hareketliliği ve depremin nasıl bir doğa olayı olarak ortaya çıktığını çok fazla coğrafi detaya girmeden anlatabilirsiniz. Çocukların yaşları büyüdükçe sordukları soru sayısı ve öğrenmek isteyeceği ayrıntı miktarı artacaktır. Bu sorulara doğru ancak kısa ve net cevaplar verilmeye çalışılmalıdır.

Çocuklar deprem haberleri ve görüntülerinden mümkün olduğunca uzakta tutulmalıdır. Ancak elbette ki çocuklar ebeveynlerinin duygularını hisseder, içselleştirirler ve yolunda gitmeyen bir durum olduğunu bilirler. Bu nedenle olağan dışı tepkiler verebilirler.

Bu tepkiler yaygın olarak aşağıdaki gibidir:

  • Aileden ayrılma konusundaki kaygılarda artış,
  • Evden çıkmak istememe,
  • Sarsıntı olup evin yıkılacağı endişesi,
  • Binaların sağlam olmadığına dair güvensizlik,
  • Depremi çok fazla konuşmak, soru sormak ve görüntüleri izleme isteği,
  • Asabiyet hali ya da içe kapanma,
  • Dikkatini toplamakta zorlanma,
  • Uyku ve iştahta değişiklikler,
  • Yeni oluşan korkular…

 Ne yapılmalı?

  • Anlayışlı olun. Her zamankinden farklı davrandığını düşündüğünüz çocuğunuzun sözel olmayan kaygı tepkilerine karşı anlayışlı olmak, daha fazla fiziksel temas kurmak (sarılmak, kucaklamak), duygularını dışa vurmalarına fırsat tanımak önemlidir. Çocuklara sabır ve anlayış göstererek normalleşme süreçlerini gözlemlemek çok önemlidir. Duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine izin vermeliyiz. Anlatmak onları rahatlatabilir. Bazı çocuklar korku ve kaygılarını ifade edemeyebilir. Bunları aşırı hareketlilikle ifade edebilir. Anlayışla karşılamalı, duygularını anlatmak istemeyen çocuklara da ısrarcı olmamak gerekir. Kendi istedikleri zaman onları dinleyip anladığınızı hissettirmek çok değerlidir.

  • Konuşmaktan çekinmeyin. Sorduğu soruları geçiştirmemeli, yaşına uygun düzeyde ve rahatlatıcı olacak şekilde cevap verebilirsiniz. Cevaplarınızı uzatmanız kaygılarını artırır. Bu nedenle kısa ve dürüst cevapları tercih edin. Depremin yıkıcı etkilerinden, insanların acılarından ziyade depremden korunmak için evde ne yapabileceğinizi anlatın. Bilmediğiniz ya da cevaplayamayacağınız sorular sorduğunda; dürüstçe bu sorunun cevabını bilmediğinizi, onun anlayabileceği şekilde nasıl anlatacağınıza emin olmadığınızı ve daha sonra bu soruyu cevaplayabileceğinizi anlatabilirsiniz.
  • Güvende olduğunu hissettirin. Çocuklar güvende olup olmadıklarını merak eder ve bununla ilgili endişe duyarlar. Çocuğa sadece korkmamasını, endişelenmemesini söylemek etkili olmayacaktır. Güvende olduğu mesajını, öncelikle onun korkularını kabul ederek/önemseyerek ve yanında olduğunuzu hatırlatarak verebilirsiniz. Çocuğunuz yaşanan süreçlerle ile ilgili bilgi sahibi ise ‘Tüm bu olanlar seni korkutmuş olabilir, biz de korktuk. Beraberiz, güvendeyiz, senin yanındayız’ mesajını ona iletin.

  • Rutinlerini bozmamaya çalışın. Bu yaş grubu çocuklar rutinlerinde güvendedir. Bu nedenle uyku, yemek, oyun gibi rutinlerini bozmamak onların güvende hissetmesine destek olacaktır.
  • Kendi duygularınızı gizlemeyin. Duygularınızı gizlemek yerine uygun ve kısa şekilde çocuğunuzla paylaşabilirsiniz. Üzgün ve endişeli olduğunuzu, onlar için bir şeyler yapmak istediğinizi anlatabilirsiniz. Ancak çocuklarınızın yanında abartılı duygusal tepkiler vermekten kaçının. Depremle ilgili konuşmalarda söylenenlerin farkında dikkatli olmalıyız. Çocuklar duydukları şeyler hakkında fazlaca düşünüp korku ve kaygı ikilemine düşebilir. Burada güvende olduğu vurgusu olayların kısaca derinine girmeden anlatılması çocuğu iyi hissettirecektir. Konuştuğumuz kelimelerde 'yıkım, ölüm' gibi odaktan 'kurtulma, dayanışma, iyileşme' odağına kaydırmak bunları ona farkettirmek onları iyi hissettirecektir.
  • Çocukları yardım etmeye teşvik edin. Deprem bölgesindeki insanlara yardım etme konusunu önemseyip, çocuğunuza da model olun. Çocuğun da yardım etme konusunda fikrini alabilirsiniz. Aynı zamanda başkalarına yardım etme duygusunun çocukların durumla baş etmesine iyileştirici bir güç olduğunu unutmamalısınız. Depremden etkilenen insanlar için koli hazırlamak, alışveriş yapmak, varsa kumbarasındaki parayı bunun için kullanmak dayanışmaya teşvik eder.
  • Evinizdeki sosyal medya kullanımını kısıtlayın. Sosyal medyada paylaşılan her içerik doğru olmadığı gibi bazıları psikolojik açıdan çok rahatsız edici olabilir. Hem yetişkin olarak sizler için hem de sosyal medya erişimi olan daha büyük yaş grubu çocuklarınız için, sosyal medyada gördükleriniz güvensizlik, kaygı ve korku duygularını arttırıcı etki yapabilir. Çocuklarınızın panik yaratan haber ve söylemlere maruz kalmadığından emin olun. Sosyal medyada ve televizyonda yer alan deprem haberlerinden çocukları uzak tutmaya çalışmak oldukça önemlidir. Bir şekilde maruz kalmışsa mutlaka açıklama yapmak gerekir. Kendi aramızdaki konuşmalar ve geçiştirici cümleler çocuğun daha fazla kaygılanmasına neden olabilir. Hiçbirşey olmamış yada umursamaz gibi davranmak yerine, bir doğa olayı yaşandığını, bundan herkesin etkilendiğini, şartların düzeleceğini ama bunun zaman alabileceğini söyleyebilirsiniz. Üzüntünüzü çok fazla derinleştirmeden paylaşabilirsiniz. Onların yaşlarına uygun bir dil kullanmak ve kolayca anlayabilecekleri örnekler vermek gerekir. 

Yakınlarımızla ilgili olası olumsuz haber ve konuşmaları çocukların duyamayacağı bir yerde yapmaya özen göstermemiz gerekir. Doğal afetler karşısında hepimizin olağanüstü tepkileri olabilir, böyle tepkiler onları korku ve endişeye sürükleyebilir. Bu sebeple doğrudan ya da dolaylı bu tür haberlerden sakınalım.

  • Oyun oynayın. Oyunun çocukların ilacı olduğunu unutmamalısınız. Serbest oyunlar, bol hareketli ve bol kahkahalı oyunlar oynamasına izin verin, birlikte oynayın. Oyun hamuru ve resim malzemeleri ile de vakit geçirmesini teşvik edebilirsiniz.

  • Kendi fiziksel ve duygusal durumunuzu önemseyin. Kendinizi önemsemek aynı zamanda çocuğunuzu korumaktır. Olanaklar ölçüsünde günlük rutinlerinizi sürdürmeye devam etmek, sosyal destek almak, aile ve yakınlarınızla bir arada olmaya çalışmak, duygu ve düşüncelerinizi paylaşmak zor yaşantılarla başa çıkmak için önemlidir. Duygu durumunuzun gündelik yaşantınızı etkilemeye başladığını hissederseniz psikolojik destek almaktan çekinmeyin.

                                       

ide okulları Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü

Diğer yazılar

Çocukların Değerlere Sahip Olmasının Önemi

12.10.2021

Çocukların Değerlere Sahip Olmasının Önemi

Değerler, yaşamda kişinin davranışlarına yön veren ilkelerdir. Kişinin içinde bulunduğu topluma uygun değerlere sahip olması, o toplumla uyumlu bir şekilde yaşantısını sürdürmesini sağlar. Bu bağlamda değerlerin küçük yaşlarından itibaren çocuklarımıza da kazandırılması gerekir.

Anaokulu Eğitimi, Çocuğa Hangi Yetkinlikleri Kazandırır?

05.10.2018

Anaokulu Eğitimi, Çocuğa Hangi Yetkinlikleri Kazandırır?

Okul öncesi eğitimin ileriye dönük kalıcı etkileri olduğu yadsınamaz. Bu süreç içerisinde kazanılan davranış biçimleri, tüm yaşam boyunca devam eder. Bu nedenle bu dönemin sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi, mutlu ve yaratıcı bireyler yetiştirilmesi açısından da önem taşır.

logo
Neden İde?


ide olarak hangi yaşta olursa olsun herkesin bir fikri, fikirleri olduğuna inanıyoruz. Okullarımızda herkesin fikirlerinin yargılanmadan, özgürce ifade edildiği, tartışıldığı bir eğitim ve sosyal ortam oluşturmaya odaklanıyoruz.

ide’nin eğitim yaklaşımına ve güvenli ortamına değer katan en büyük unsurların başında eğitim kadromuz geliyor. Her biri uzun yıllardır eğitim dünyasının içerisinde yer alan, benzersiz tecrübeye sahip eğitim ve idareci kadromuz öğrencilerimizi yarınlara hazırlıyor. ide’de eğitim kadromuz dünyadaki en güncel gelişmeleri takip edip uygulayarak öğrencilerimizin sadece Türkiye’de değil, dünyada da yetkin bireyler olarak yetiştirilmesi için kendilerini sürekli geliştiriyor.

Okul-öğrenci-aile uyumuna büyük önem veren bir kurum olarak sadece öğrencilerimizle değil, velilerimizle de açık, net bir iletişim kurmayı ve aynı dili kullanmayı önemsiyor ve bunu gerçekleştirmek için gerekli platformları ve yaklaşımları hayata geçiriyoruz.