Yıkıcı Olayların Çocuklar Üzerindeki Etkisi

27.04.2022

Terör ve savaş yüzyıllardır toplumların ve sistemlerin içinde bir olgu olarak varlığını sürdürüyor ve ülkemizde de son dönemlerde gündemde yer alarak herkesin hayatını etkiliyor. Maalesef bulunduğumuz coğrafya gereği sık sık yanı başımızda olan yeni bir savaşın ya da alevlenen bir savaşın sesi, görüntüsü ve endişesi ile baş başa kalıyoruz. Diğer yandan savaşın içinde kalmış, yaşamları alt üst olmuş insanların canlarını kurtarmak için sığındığı ülkemizin sokaklarındaki hallerine çaresiz, bazen anlamsız hatta kızgın bakıyoruz. Bu nedenle savaş-terör eylemlerinin toplumlarda ve bireylerde yarattığı psikososyal etkileri, bu eylemlerin medyada yer alış  biçimi ve yetişkinlerin tutumlarının çocuklar üzerindeki rolünün altını çizmek gerekiyor. 

Yıkıcı Olaylar Karşısında Ruh Sağlımızı Nasıl Koruyabiliriz?

Son zamanlarda yaşanılan  savaş olayları ile ilgili görselleri, haberleri her ne kadar kontrolümüz altına alamasak da çocukları bu süreçten korumayı, kollamayı ve yatıştırmayı  ebeveynler olarak yapabiliriz. Ağır terör ve savaşın yarattığı şiddet koşullarına ilişkin çocuklar ve ailelerle yapılan çalışmalar; aile içindeki iletişimin güçlü yapısı, aile üyelerinin birbirine verdiği değer, gösterdiği özen ve barışçıl bir dilin, şiddetin olumsuz etkilerine karşı çocukların ve anne-babanın ruh sağlığını koruyucu bir nitelik taşıdığını ortaya koyuyor.

Araştırmalara göre yetişkinler kendilerini rahatsız hissettikleri için travmatik olaylar hakkında çocuklarla konuşmaktan kaçındıklarında, çocuklar bu gibi konuları açmanın iyi bir şey olmadığı sonucuna varıyor. Bu nedenledir ki bu tip hassas konuların aile içerisinde konuşulmasında her zaman fayda vardır. Her çocuğun konu ile ilgili algısı, bilgisi ve yaşantısı farklılık göstermektedir. Bu farklılıklar gözetilerek çocuklara açıklama yapılmalıdır.

Savaşın Ruhsal Etkileri

Savaş bir travmadır. Bu nedenle her yaştan insan travma sonrası stres bozukluğu belirtileri gösterebilir. Belirtiler yaşa göre değişmekle birlikte, ortak tepki yas, özlem ve öfkedir.

Savaş ortamına  maruz kalan okul öncesi dönemdeki çocuklar  gelişim dönemleri nedeni ile en çok korunma gereksinimi hisseden gruptur. Bu nedenle ailelerine iyice bağlanma, onlardan ayrılmak istememe, uyumama, yalnız kalmaktan korkma, kâbuslar ortaya çıkar. Savaş, okul öncesi çocuğun oyununa yansır.

Okul dönemindeki çocuklarda ise olan bitenin farkında olduklarından, eğer hala gidebildikleri bir okulları varsa okul başarısında düşme, ilişkilerinde bozulma, nedeni belli olmayan ağrılar ve depresyon görülebilir. Savaş okul çocuklarının hayallerini değiştirir. Onları saldırgan, düşmanı öldüren hayallere götürür.

Savaşla ergenlik döneminde karşılaşan çocuklarda da  saldırganlık, gelecekten umutsuz olma, yaşamı hiçe sayma davranışları görülebilir.

Bu çocuklar savaşlar bittikten sonra, her şey düzelmiş görünse de savaşın etkilerini yaşamları boyu taşıyabilirler. Uzun dönemde, korkular, rüyalar, olayların hatırlanması, yeniden olacak beklentisi izlenebilir. Her şeye rağmen güven duyguları korunabilenler çocuklar yetişkinliklerinde,  savaş olmaması için çalışan, ya da olduğunda yaraları sarabilecek eğitime sahip kişiler olmaya çalışabilirler.

Savaşı, TV karşısında görüntüleri izleyerek ya da , gazetelerde, internette insanlık dışı fotoğrafları görerek takip eden çocuklar da diğerleri kadar olmasa bile yaş dönemlerine özgü etkilenmeleri aynen yaşarlar. Bu nedenle çocuklara  insani değerleri hatırlatmak, savaşın yanlışlığını aktarmak çok önemlidir.

 

 

Çocuklarımıza Savaş ve Teröre İlişkin Açıklama Yaparken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

  • Çocuklarımıza yardımcı olabilmemizin ilk koşulu bizlerin duruma hâkim, sakin, güven verici, tutarlı bir tutum içinde olmamızdır.
  • Çocuklarımız soru sorduğunda vereceğimiz yanıt onları olumsuz etkilemeyecek şekilde, en yalın haliyle, yaşlarına ve gelişim dönemlerine en uygun biçimde olmalıdır.
  • Olayı küçümseme ya da şakayla karışık anlatımlarda bulunma gibi yöntemlere başvurmayın. Bu yaklaşım, olayın içeriğini bildikleri için güvenlerinin sarsılmasına neden olur.

* Çocuklarınızla birlikte olmak için fırsatları kullanın; onlarla beraber geçirdiğiniz zamanları arttırmak onlarda güvende oldukları duygusunu yaratır. Güven duygusu iyimserliğe, geleceğe ilişkin olumlu düşünebilmeye olanak verir.

* Onu teselli etmek adına “Bir şey yok.” demeyin. Çocuğunuzun sizin yanınızda ve güvende olduğunu belirtin. Bu konuyu konuştuğunuz zamanlarda ve açıklama yaptığınızda fiziksel teması eksik etmeyin. Ona zarar gelmemesi adına sizin, okulun ve yakınlarının tüm önlemleri aldığınızı, alacağınızı belirtin.

* TV'de terör haberlerini izlemelerine izin vermeyin. Özellikle küçük çocuklar için tekrarlayan görüntüler çok kaygı arttırıcı olabilir.

*Çocuk “Korkuyorum...” derse, onun korkusuna kulak verin, her zamankinden daha fazla ilgi ve yakınlık gösterin. Korkunun onun günlük yaşamını engellemesine fırsat vermeyin, çekindiği ve kaçındığı şeyleri saptayıp, bunları yapması için yüreklendirin.

* Olaylarla ilgili oyun oynadıklarında veya resim çizdiklerinde endişelenmeyin. Bırakın oynasınlar, yaratsınlar. Oynadıkça, yarattıkça tüm yaşadıklarını zihinlerinde işleyecekler ve yeniden anlamlandıracaklardır.

* Çocuklar olumsuz yaşam deneyimlerine karşı oldukça esnektir. Büyük bir bölümü bu tür yaşantılardan sonra günlük rutinlerine kısa sürede dönerek yeniden uyum sağlayabilirler. Onların içsel güçlerine güvenin.

 

ide okulları Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü

 

Diğer yazılar

Çocuklarda Medya Araçlarının Kullanımı ve Ebeveyn Denetimi

29.03.2022

Çocuklarda Medya Araçlarının Kullanımı ve Ebeveyn Denetimi

Hayatımızın önemli bir parçası haline gelen teknolojik aletler, pandemi koşullarında kurtarıcı ve kolaylaştırıcı rolleriyle günlük yaşantımızda daha büyük bir alan kaplamaya başladı. Dijital araçlar; eğitime erişmek, bilgi edinmek, sosyalleşmek, beceri geliştirmek gibi amaçlarla kullanıldığında bile uygun kullanım koşulları sağlanmadığında çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği için önemli bir tehdide dönüşebilir. Peki çocuklarımızın zarar görmesini engellemek için onları medya araçlarından uzak tutmak çözüm müdür?

Yaza Merhaba

24.06.2020

Yaza Merhaba

Tatil, öğrencilerin sosyal-duygusal gelişiminde, her zaman coşkulu ve bir o kadar da iç huzuru artırıcı duyguların yaşanmasını sağlayan zaman dilimi olmuştur.

logo
Neden İde?


ide olarak hangi yaşta olursa olsun herkesin bir fikri, fikirleri olduğuna inanıyoruz. Okullarımızda herkesin fikirlerinin yargılanmadan, özgürce ifade edildiği, tartışıldığı bir eğitim ve sosyal ortam oluşturmaya odaklanıyoruz.

ide’nin eğitim yaklaşımına ve güvenli ortamına değer katan en büyük unsurların başında eğitim kadromuz geliyor. Her biri uzun yıllardır eğitim dünyasının içerisinde yer alan, benzersiz tecrübeye sahip eğitim ve idareci kadromuz öğrencilerimizi yarınlara hazırlıyor. ide’de eğitim kadromuz dünyadaki en güncel gelişmeleri takip edip uygulayarak öğrencilerimizin sadece Türkiye’de değil, dünyada da yetkin bireyler olarak yetiştirilmesi için kendilerini sürekli geliştiriyor.

Okul-öğrenci-aile uyumuna büyük önem veren bir kurum olarak sadece öğrencilerimizle değil, velilerimizle de açık, net bir iletişim kurmayı ve aynı dili kullanmayı önemsiyor ve bunu gerçekleştirmek için gerekli platformları ve yaklaşımları hayata geçiriyoruz.